Yeni bir marka bulup bu markayla bir oluşuma gireceğinizi var
sayalım. Markanızı seçerken özel, bilindik ve akılda kalıcı olması için hangi kıstasları
baz alırdınız? Ya da nelere dikkat ederdiniz? Aslında o kadar da fazla dikkat etmeye
gerek yok! Hatta bilindik markaların benzeri olmaması koşuluyla hiçbir şeye
dikkat etmeyin! Sıradan olun. Evet, yanlış duymadınız: “Sıradan olun.”
Sizce ülkemizde banyo sabunu denince ilk akla gelen marka olan
Hacı Şakir, sempatik bir marka olarak hemen benimseneceğini hesaba katmış
mıdır? Ya da ayırt ediciliği çok kuvvetli olsa da, akılda kalıcılığı zayıf, bir
kolonya markası olan Eyüp Sabri Tuncer? Aynı şekilde sirke markası olan Kemal
Kükrer? Peki ya bir Türk kahvesi markası olan Kuru Kahveci Mehmet Efendi markasının
insanların aklında kalabileceğini düşünmüş müdür? Cevap: Hayır! Bu markaların
hiç biri başarılı bir marka çalışması ve seçimi ile doğmamışlardır. Bu markalar
en başta sunmuş oldukları ürün kalitesiyle, daha sonra ise devamlılıkla
piyasada tutunmuşlardır. Ancak markalarını tanınır ve bilinir hale getiren en
büyük etken ise markaların özgün olmasıdır. ‘Özgün marka’yı; ürünlere verilmiş
olan marka isimlerinin, sektördeki rakip markalara hiçbir şekilde benzemiyor
olmasıyla açıklayabiliriz.
Marka seçiminde ‘özgün olmak’tan kasıt, aynılık ve
benzerlikten uzak olmaktır. Şimdi bir varsayımla hareket edelim. Ve bu sebeple aklınızdaki
tüm bildiğiniz ve tanınır markaları unutun! Peynir üretimi için yeni bir marka
bulmanız gerekiyor. Aklınıza hiçbir marka gelmiyor. Profesyonel destek almaya
karar verdiniz. Anlaşmış olduğunuz ajans sizin için bir marka çalışması
başlattı ve size güzel bir marka bulduğunu söyledi. Sektörde kimsenin bu marka
adı altında faaliyet göstermediğini, benzer olabilecek bir markanın dahi bulunmadığını
ifade etti. Merakla beklediniz. Gün geldi çattı ve size buldukları markayı
açıkladılar. Marka: Tahsildaroğlu! Ne dersiniz? Herhalde şaka yaptıklarını ya
da dalga geçtiklerini düşünüp kendinizi enayi yerine konmuş hissederek; “Bu ne
sıradanlık! Kimse Tahsildaroğlu markasını kullanmıyormuş bana ne! Verdiğim
paraya yazıklar olsun!..” mu? Muhtemelen öyle… Şimdi bu varsayımdan çıkıp reele
dönerim. Tahsildaroğlu’nun tanınır ve bilindik bir marka olduğunu hatırlayın.
Tahsildaroğlu markası, bildiğiniz gibi yakın zamanda yerel olmaktan çıkıp
ulusal ve bilinir olmayı başarmış; marka ismi olarak sıradan sayılabilecek
üstelik akılda kalıcılığı zor fakat sektördeki rakip markaların hiçbirine
benzemeyen özgün bir markadır. Özgünlüğü ve kalitesiyle sevilmiş,
benimsenmiştir. Kuşkusuz peynir deyince akla gelen ilk markalardandır.
Dünya devi olan markalara baktığımızda birçoğunun özgün
olduğunu söyleyebiliriz. Devleşmiş her markanın, rakibi olan diğer dev markaya
hiçbir şekilde benzemediğini görmekteyiz: Mc Donalds ve Burger King, Apple ve
Samsung, Coco Cola ve Pepsi… Her biri rakibinin markasıyla uzaktan yakından
alakası olmayan bir markadır. Mesela bu markaların içinde en özgün olan bana
göre Apple’dır. Zamanında şirket kurucularının, üreteceği cihazlara bir meyve
ismi vermiş olmalarındaki tek amaç özgün olmaktan başka bir şey değildir. Ülkemizde
belki de Apple markasından ilham alan
bir mobilya üreticisi üretmiş olduğu mobilyaların markasını başka bir meyve
ismi olarak Çilek koyarak tanınır ve özgün bir marka olmayı başarmıştır.
Markanızı seçerken ‘güzel olsun’u, ‘akılda kalsın’ı, ‘modern
olsun’u bırakın. Seçtiğiniz markanın hatırlanması zor olsun, yaptığınız işle
alakası olmasın, anlamsız olsun veya sıradan olsun! Hiç önemli değil… Yeter ki
özgün olsun.
Özgün markalaşmalar dilerim.
Ethem Murat Beyhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder